Duyuyor musun dalgayı?
Çok güzel, farkındayım.
Akşama toplayacak yıldızları
Şimdi ise masmavi, köpük köpük.
İçinde binbir tortul, 
Üstünde binbir göçük.
Sürüce koşuyorlar kıyıya,
Uyum sağlarsan,
Rahatsın;
Karşı çıkarsan,
Batarsın.

Vura vura düzleştirmiş çakılı,
Şimdi; hepsi, neredeyse aynı.
Görünüş olarak çok güzeller,
Fakat bu pürüzsüzlükte,
Gerçekten güzellik mı saklı? 

Hepsi,
Kocaman bir kayanın parçasıydı önceden,
Sonra afetler sardı dört bir yanını.
Birdi, yüz oldu;
Yüzdü, bin oldu.
Hepsi farklı bir hülyada,
Hepsi farklı bir dünya oldu.
Hepsinin kökü birdi belki
Ama aynı değillerdi artık.

Farklılıkları kötü müydü gerçekten?
Bir araya gelip birbirlerini tamamlamak vardı;
Fakat farklılıkları gitti, hepsi aynı kaldı.

Çakıllar...
Artık,
Hepsi,
Aynı. 

Onları insan olarak hayal et;
Ver şimdi boyayı ellerine,
"Çiz bir resim" de,
"Ne istersen çizebilirsin, konuştur özgünlüğünü;
Somutlaştır artık sana özgü hayal gücünü"

Sonra topla o eserleri, bir bak;
Hepsinde iki yüksek tepe,
Tepelerin arasından yükselen bir güneş;
Kesik kalpten kuşlar,
Güneşten akan bir nehir, 
Kızıl kiremitli bir çatı,
İki kare pencere
Ve dumanı tüten bir baca:
4 mevsim 365 gece...
Bu işte bir gariplik yok mu sence?
Hayır, yok:
Dalgalar getirdi onları bu hale.
Şimdi neden tamamlayamıyorlar birbirlerini?
Hepsi farklı artık fakat
Hani aynılardı özünde? 

Farklılığı çirkinlik olarak görmeseydi dalgalar,
Yontmasaydı onları,
Sivrilikleri uzaya,
Çukurlukları bakardı okyanuslara.

Birisi, lavantaya âşık olur,
Korumak için toprak olurdu ona.

İkisi, yetim bir yavruya üzülür,
Üşümemesi için sıkı sıkı sarılırlar,
Tutuştururlardı bir kıvılcımı,
Isıtırlardı yana yana.

Üçü korkar, yerin altına saklanır,
Ulu ihtiyar siyahlarla tanışırdı,
Fakat bir şey ayırırdı hep
-Nedendir bilinmez-.
Bir ağıt kalırdı geriye, ağlarlardı sessizce.
Sonra dayanamayıp, atlarlardı aşağı;
Yanarlardı alev alev, 
Gözükmeyene dek,
Sessizce...
Ardından yükselirlerdi göğe,
Hapsolurlardı boruların içinde. 
Ama iç sesleri konuşurdu birden:
"İçiniz rahat olsun, siyahları kurtardınız,
Gaz oldunuz ve onlara ihtiyaç bırakmadınız.
Şimdi bir petekte yanmaktasınız.
Yakında uçacaksınız bir buhar halinde
Uçtuğunuzda aşağıya bakın;
Onlar,
Siyah arkadaşlarınızın yanında kurtardığınız canlar;
Onlara buralarda madenci diyorlar."

Onlar yükselir, çıkarlardı göğe;
Kara bir buhar görseler,
Koşarlardı hemen
Değişirdi belki bazı şeyler...
Kara buhar, yerini onlara bırakırdı.

Farklılıkların yontulmadığı bir hayat,
Belki de böyle yaşanılırdı. 

Fakat bunların hepsi bir hayal,
Çakıllar hâlâ dümdüz;
Duygulardan yoksun,
Ölüler ile aynı.
Farklılığın, zenginlik olduğunu
Dalgalar da anlamalı;
İstiyorsan bunu değiştirmek,
Değişim dalgalardan başlamalı.

Hâlâ duyuyor musun dalgayı?
İçinde ağıt saklı desem
Sorgulamak ister misin ardını?

Bunları da benden:

Back to Top